Sıcak havalar ve gebelik

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi tarafından 9 Ağustos 2024 tarihinde gebelik döneminde sıcak havalardan etkilenme konusunda önemli bilgiler paylaşılmıştır. Bu bilgileri genel sağlık yaklaşımı perspektifinde özetleyen kısa notlar aşağıda yer almaktadır:

  1. Anne karnında bebek sıcağı doğrudan hissetmez, ancak gebelerin vücudundaki değişikliklere tepki verir. Bu nedenle gebelerin sıcak havalarda serin yerlerde vakit geçirmeleri, günde 2-3 litre sıvı almaları, çalışma ve seyahat sürelerini düzenlemeleri önerilmektedir.
  2. Sıcak havalar anne karnında bebeklerin daha az hareket etmesine neden olup olmadığı merak konusudur. Böyle bir durum hissedildiğinde hekimlere, sağlık kuruluşlarına danışmak ve başvurmak yerinde olur. Bebeğin az hareket ettiğini hissetmek danışmayı gerektirir.
  3. Sıcak havalarda serinlemek için denizden, havuzdan yararlanılabilir. Ancak güneşin zararlı etkilerinden korunmak için güneş kremi, güneş gözlüğü, şapka, vb. koruyucuları kullanmak gerekir. Kullanılan su kaynağının da temizliğinden emin olmak gerekir.
  4. Sıcaklar nedeniyle aktif bir yaşam sürememenin risk teşkil edip etmediği de merak konusudur. Fizik aktivite yapmak her birey için yararlıdır. Gebeler fizik aktivite yapmak için sıcaklığın daha düşük olduğu saatlerin seçmelidirler. Yürüyüş tercih edilebilir. Esneme egzersizleri gibi gebeler için önerilen hareketler tercih edilebilir. Fiziksel aktivite dolaşımı hızlandırmaya, kişinin enerjisini olumlu yönde etkilemeye yardımcı olur. Vücutta su kaybının önlenmesi için yeterli sıvı almak, su içmek unutulmamalıdır. Fizik aktivite yapmaya engel bir durumun olmamasından emin olunması genel bir yaklaşımdır. Bu ve benzeri konular için gebeliğin ilk ilk anından itibaren düzenli sağlık kontrollerinin aksatılmaması en temel yaklaşımdır.

Sonuç olarak, sıcak havaların genel toplumu etkilemesinin yanı sıra hassas bir dönem olan gebeliğe özel etkileri vardır. Bu bilinçle hareket etme konusunda sağlık çalışanlarının yeterli bilgiyi gebelere sunması uygun olur. Bireyler de bu önerilerle uyumlu yaşam sürmelidirler.

Dilek Aslan, 26.8.2024

Kaynak: WHO, How does hot weather affect pregnancy? https://www.who.int/europe/news-room/questions-and-answers/item/how-does-hot-weather-affect-pregnancy Erişim:26.8.2024.

Tütün kullanımı ve astım

Astım, her yaş grubunu etkileyebilen kronik seyirli bir akciğer hastalığıdır.

Astım hastalarının hava yollarında meydana gelen daralma nedeniyle nefes almaları zorlaşır. Sigaranın da içinde olduğu tütün ürünlerinin kullanımı ile astım konusunda bazı bilgiler aşağıda sunulmuştur:

  1. Astım hastalığı erken ölümlere neden olur, yaşam kalitesini geriletir.
  2. Sigara içimi havayollarındaki inflamasyonu artırır. Bu nedenle sigara içenlerde astım gelişme vardır.
  3. Sigara içen annelerin bebeklerinin akciğerleri daha küçük olma eğilimindedir ve bebeklerin çocukluk döneminde astım gelişme riski vardır.
  4. Tütün dumanına maruz kalan çocuklarda astım gelişme riski daha yüksektir.
  5. Adolesan dönemde sigara içmek astım gelişme riskini artırır, mevcut durumu kötüleştirir.
  6. Erişkin dönemde sigara içmek astım gelişme riskini artırır, mevcut durumu kötüleştirir.
  7. Astım hastalarının sigara içmesi semptomları kötüleştirir, ilaçların etkisini azaltabilir. Astım atağı geçirme riskini artırır, astım hastalığının yönetimi zorlaşır.
  8. Elektronik sigaralar ve diğer nikotin salıveren sistemler astım semptomlarının kötüleşmesi ve solunum yolu sorunlarının gelişme riski konvansiyonel tütün ürünleri (sigara) ile benzerdir.

Tütün dumanından korunmak başta astım olmak üzere solunum yolu hastalıklarının önlenmesi ve yönetimi için esastır. Tütünün bırakılması astım semptomlarının gerilemesini, yaşam kalitesinin artmasını, havayolunun aşırı duyarlılığını azalmasını sağlar. Sigarayı bırakmış astım hastaları halen sigara içenlerle karşılaştırıldığında semptom kontrollerinin daha iyi olduğu görülmektedir.

Astımı olan çocukların pasif etkilenim ve üçüncü el duman etkilenimine karşı savunmasızdırlar. Bu nedenle, bırakma hizmetleri sigara içen ebeveynlere ve aile bireylerine sunulmalıdır. Bırakma danışmanlığı ve farmakolojik tedaviyi içeren kapsamlı bırakma desteğinin sağlanması gerekir.

Astım hastalığının doğru yönetimi için sadece bırakmaya odaklanmak yeterli olmaz. Tüm kapalı kamusal alanların, işyerlerinin ve toplu taşıma araçlarının tamamen tütün dumansız olmasını sağlayan politikaların uygulanması da tütün kontrolü adımlarının bütünlüğü açısından gereklidir.

Dilek Aslan, 25.8.2024

Kaynak

  1. WHO, tobacco and asthma. https://www.who.int/publications/i/item/9789240097537 Erişim: 25.8.2024.

Bağışıklama her yıl milyonlarca hayat kurtarmaktadır.

Bağışıklama sayesinde her yıl yaşamı tehdit eden 20’den fazla hastalığa karşı korunma sağlanır. Her yıl 3,5 ve 5 milyon arasında değişen difteri, tetanoz, boğmaca, grip ve kızamık gibi hastalıklar nedeniyle ölümlerin bu sayede önlendiği bilinmektedir (1).

Aşılama, bir aşının bir hastalıktan korunmak amacıyla vücuda uygulanması anlamı taşır (2). Bağışıklama ise bir aşının uygulanmasıyla bir hastalığa karşı bağışıklık kazanma ya da dirençli hale gelme süreci olarak tanımlanmaktadır (3).

Aşağıda aşı ile önlenebilir bazı hastalıklar görülmektedir (4):

  1. Çiçek
  2. Difteri
  3. Haemophilus influenza
  4. Hepatit B
  5. HPV
  6. Japon ensefaliti
  7. Kabakulak
  8. Kızamık
  9. Kızamıkçık
  10. Kolera
  11. Konjenital Rubella Sendromu
  12. Koronavirüs Hastalığı-2019 (COVID-19)
  13. Kuduz
  14. Meningokok
  15. Mevsimsel influenza
  16. Polio (çocuk felci)
  17. Rotavirüs enfeksiyonu
  18. Sarı humma
  19. Tetanoz
  20. Tifo ve paratifo
  21. Tüberküloz (verem)
  22. Varicella
  23. Zatürre

Aşı ile önlenebilir hastalıkların listesine yeni hastalıkların eklenmesi önemli bir başarıdır. Koronavirüs Hastalığı-2019 aşısının bu konudaki serüveni yakın geçmişin en önemli örnekleri arasındadır (5). Mpox hastalığı ile ilgili aşılama hizmetlerinin yaygınlaşması Dünya Sağlık Örgütü’nün güncel çalışmaları arasındadır (6).

Her aşının çok uzun yıllar süren bilimsel bir serüveni vardır. Dolayısıyla, aşı insanlara uygulanma aşamasına geldiğinde bilimsel olarak kanıtlanmış, yararı gösterilmiştir. Her hastalığın aşılama şeması birbirinden farklıdır. Bu farklılığı hastalığa özel durumlar belirler. Aşılar, çocukluk çağında ve/veya erişkin dönemde uygulanabilir. Ülkeler kendi aşı takvimlerini bilim insanlarının tavsiyelerini de dikkate alarak kamusal mekanizmanın kararı ile oluştururlar.

Temel bir sağlık hizmeti olan bağışıklama/aşılama ile ilgili küresel düzeyde istenilen hedeflerin gerisinde kalınmaktadır. Örneğin, 2023 yılında Dünya’da 14,5 milyon çocuk olması gereken aşıyı olmamıştır (7).

Toplumda istenilen düzeyde bağışıklık düzeyi (herd immünite) sağlanamadığında toplumsal korunma da sağlanamaz. Örneğin, kızamık aşılama yüzdesi toplumda 95 olamadığında, toplumsal bağışıklık sağlanamaz (8). Kısacası, aşı olan her birey aslında toplumdaki diğer bireyleri de korumaktadır.

Örnekler çoğaltılabilir…

Özetle; en etkili halk sağlığı müdahaleleri arasında olan aşılama bireyleri ve toplumları hastalıklardan korumaktadır. Toplumdaki her bireyin bu sorumluluğa katkı sunması gerekir.

Dilek Aslan, 25.8.2024

Kaynaklar

  1. WHO, vaccines and immunization https://www.who.int/health-topics/vaccines-and-immunization#tab=tab_1 Erişim:25.8.2024.
  2. ECDC, Vaccine preventable diseases https://www.ecdc.europa.eu/en/vaccine-preventable-diseases Erişim:25.8.2024.
  3. CDC, Vaccination https://www.cdc.gov/vaccines/terms/glossary.html#v Erişim: 25.8.2024.
  4. CDC, Immunization https://www.cdc.gov/vaccines/terms/glossary.html#i Erişim: 25.8.2024.
  5. WHO, COVID-19 https://www.who.int/news-room/questions-and-answers/item/coronavirus-disease-covid-19 Erişim:25.8.2024.
  6. WHO, mpox https://www.who.int/health-topics/monkeypox#tab=tab_3 Erişim:25.8.2024.
  7. WHO, Key facts https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/immunization-coverage Erişim:25.8.2024.
  8. WHO, Herd immunity https://www.who.int/podcasts/series/science-in-5/episode–1—herd-immunity Erişim: 25.8.2024.
https://www.who.int/health-topics/vaccines-and-immunization#tab=tab_1

Sinir sistemini etkileyen hastalıklar (nörolojik hastalıklar)…

Dr. Dilek Aslan

Nörolojik hastalıklar denildiğinde; merkezi ve periferik sinir sistemini etkileyen hastalıklar anlaşılmalıdır. Bu hastalıklar arasında; sara (epilepsi), Alzheimer hastalığı ve diğer bunama (demans) tipleri, inme dahil serebrovasküler hastalıklar, migren ve diğer baş ağrısı bozuklukları, multipl skleroz, Parkinson hastalığı, sinir sistemini tutan enfeksiyon hastalıkları, beyin tümörleri, kafa travmasına bağlı sinir sistemi travmaya bağlı bozuklukları ve malnütrisyon (yetersiz ve dengesiz beslenme) sonucu ortaya çıkan nörolojik bozukluklar yer almaktadır (1).

Dünya’da 2021 yılı için; üç milyardan fazla sayıda kişinin nörolojik bir durumla karşı karşıya olduğu ifade edilmektedir. Hastalıklara neden olan ilk 10 sıradaki nörolojik durumlar; inme, doğumsal beyin hasarı (neonatal ensefalopati), migren, Alzheimer ve diğer bunama (demans) tipleri, şeker hastalığına bağlı sinir hasarı (diyabetik nöropati), menenjit, sara (epilepsi), erken doğuma bağlı nörolojik komplikasyonlar, otizm spektrum bozukluğu ve sinir sistemi kanserleridir (2,3).

Genel olarak; nörolojik hastalıkların yeti kaybı açısından erkekleri kadınlara göre daha fazla etkilediği belirtilmektedir. Bununla birlikte, migren ve demans kadınları daha fazla etkilemektedir (2,3).

İnlemelerin önlenmesi, zihinsel yetiyitiminin azaltılması, demansın azaltılması, multipl skleroz riskinin önlenmesi için aşağıdaki risk faktörleri ile mücadele edilebileceği belirtilmektedir (2,3):

  1. Yüksek kan basıncı kontrolü
  2. İç ortam hava kirliliği ile mücadele
  3. Kurşuna maruz kalımın önlenmesi
  4. Kan şekeri kontrolü
  5. Tütün kullanımının önlenmesi

Önleme için halk sağlığının temel korunma düzeyleri hatırlanmalıdır; korunma/önleme, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin geliştirilmesi gerekmektedir (2,3).

Kaynaklar

  1. WHO, Mental health https://www.who.int/news-room/questions-and-answers/item/mental-health-neurological-disorders
  2. WHO, https://www.who.int/news/item/14-03-2024-over-1-in-3-people-affected-by-neurological-conditions–the-leading-cause-of-illness-and-disability-worldwide
  3. Global, regional, and national burden of disorders affecting the nervous system, 1990–2021: a systematic analysis for the Global Burden of Disease Study 2021, he Lancet Neurology, 2024, ISSN 1474-4422, https://doi.org/10.1016/S1474-4422(24)00038-3

Türkiye nüfusu yaşlanıyor…

Dr. Dilek Aslan

Türkiye İstatistik Kurumu 31 Aralık 2023 tarihli Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre ülkemizde 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki payı %10,2 olmuştur (Grafik 1).

Grafik 1. Yıllar içinde yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payında yüzde değişimi (2007-2023)

Türkiye’de ortanca yaş 34 olarak kayıtlara geçmiştir. Kadınların ortanca yaşı 34,7 ve erkeklerin ortanca yaşı 33,2’dir.

Kaynak

TÜİK, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Adrese-Dayal%C4%B1-N%C3%BCfus-Kay%C4%B1t-Sistemi-Sonu%C3%A7lar%C4%B1-2023-49684&dil=1

Yetiyitimi (disability) ile ilgili bilinmesi gerekenler

Dr. Dilek Aslan, 7.1.2024

Sorunun boyutu ile ilgili tespitler

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yetiyitimi kavramının insan yaşamının bir parçası olduğuna işaret etmektedir. Yetiyitimi daha anlaşılır bir ifadeyle; yeti kaybı olarak da ifade edilebilir. Yaşamın herhangi bir döneminde insanların geçici ya da kalıcı düzeyde yetiyitimi ile karşılaşabileceği vurgulanmaktadır. Dünyada yaklaşık 1,3 milyar yetiyitimi olan birey olduğu ifade edilmektedir. Bu da küresel nüfusun %16’sına denk gelir. Yetiyitiminin toplumların yaşlanması ve bulaşıcı olmayan hastalıkların yaygınlığındaki artış ile uyumlu olarak arttığı düşünülmektedir (1).

Yetiyitiminin geniş bir tanımı vardır, fonksiyon (işlev) kaybına işaret eder (2).

Yetiyitimi ile ilgili güncel bazı tespitler aşağıda sunulmuştur (2-5):

Yetiyitimi olan bireyler farklılık gösteren bir gruptur. Cinsiyet, yaş, ekonomik koşullar gibi durumlar yetiyitimi olan bireylerin sağlık ihtiyaçlarını etkilemektedir (1). Birleşmiş Milletler yetiyitimi olan bireylerle ilgili bilinmesi gereken beş önceliği belirlemiştir (Şekil 2) (6).

Neler yapılabilir?

Yetiyitiminin önlenmesi ilk adımdır. Önlenemediğinde erken tespit ve erken müdahale, ardından da yetiyitimi olan bireylerin yetiyitimi olmayan bireylerle yaşamda eşit koşullarda var olabilmeleri için rehabilitasyon hizmetleri önem taşır. Bu yaklaşım daha geniş bir perspektifle yetiyitimi olan bireyler açısından üç temel kabulü gerektirir (7):

  • Sağlıkta hakkaniyet (equity) küresel bir sağlık önceliğidir.
    • Hakkaniyet, gereksinim temelli hizmete öncelik verir.
  • Ulaşılabilecek en yüksek sağlık standardından yararlanma hakkı vardır.
  • Sağlıkta hakkaniyet aynı zamanda bir kalkınma (gelişme) önceliğidir.

Bu kabullerin yanı sıra bazı pratik öneri başlıkları da aşağıda yer almaktadır:

  • Yetiyitimi ile ilgili sayısal, ihtiyaç temelli tespitlerin yapılması
  • Yetiyitimi ile ilgili farkındalığın artırılması
    • Örneğin; 3 Aralık gibi uluslararası alanda belirlenmiş olan Yetiyitimi Olan Bireyler İçin Uluslararası Gün etkinlikleriyle farkındalığın artırılması (4)
  • Yetiyitimi ile ilgili araştırmalara kaynak ayrılması ve araştırma kapasitesinin geliştirilmesi
  • Yetiyitimi ile ilgili sorunların çözümüne katkı için ilgili profesyonellerin eğitim, vb. altyapılarının desteklenmesi
  • Kamu olanaklarının yetiyitimi olan bireyleri de kavrayacak şekilde geliştirilmesi
  • Yerel yönetim ve diğer ilgili kurumların katkısının daha fazla alınması
  • Yetiyitimi olan bireylerin kendileri ile alınacak karar mekanizmalarına katılımlarının desteklenmesi
  • Uluslararası anlaşmaların/sözleşmelerin (8) gereklerinin eksiksiz şekilde tamamlanması

#eşitlik

#hakkaniyet

#herkesiçinsağlık

Kaynaklar

  1. WHO, Disability. [Internet] https://www.who.int/health-topics/disability#tab=tab_1
  2. UN, [Internet] https://www.un.org/en/observances/day-of-persons-with-disabilities/background
  3. WHO, Key facts, Disability [Internet] https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/disability-and-health
  4. UN, Disability [Internet] https://www.un.org/en/observances/day-of-persons-with-disabilities/background
  5. [Internet] https://www.who.int/news/item/16-05-2022-almost-one-billion-children-and-adults-with-disabilities-and-older-persons-in-need-of-assistive-technology-denied-access–according-to-new-report
  6. UN, Disability. [Internet] https://www.un.org/en/desa/5-things-you-should-know-about-persons-disabilities
  7. WHO, 10 facts on disability. [Internet] https://www.who.int/news-room/facts-in-pictures/detail/disabilities  
  8. UN [Internet] https://social.desa.un.org/issues/disability/crpd/convention-on-the-rights-of-persons-with-disabilities-crpd

Tütün Kullanımı ve Diyabet Hastalığı

#tütünübırak #diyabetiönle 

Erişkinlerde görülen diyabet hastalığı (Tip 2 diyabet); körlük, böbrek yetmezliği, kalp krizi, felç ve alt ekstremite amputasyonu gibi ciddi sağlık sorunları için önemli bir nedensel faktördür. Tütün dumanının oldukça toksik bileşenlerinden biri olan nikotin β hücrelerinin işlevini ve kütlesini bozar, insülin üretimini ve glikoz üretiminin düzenlenmesini etkiler ve bu sayede de tip 2 diyabetin başlangıcında önemli bir rol oynar. Nikotin, oksidatif stresin aktivasyonu yoluyla insülin direncine neden olur. Çok az sayıda bile tütün kullanımı sonrası glukoz toleransında akut bozulma ve insülin direncinde artış olur. Elektronik sigara ve ısıtılmış tütün ürünleri ile ilgili yapılan çalışmalar da insülin direncinin artışına dair veriler sunmaktadır. Dolayısıyla, tek çözüm tütün kullanmamak ve içenlerin de bir an önce bırakmalarıdır, çünkü;

  1. Diyabet vakalarının %95’inden fazlası erişkin tip olarak da bilinen tip 2 diyabettir. Tütün kullanımını bırakmak tip 2 diyabet gelişme riskini %30-40 azaltır, hastalığın yönetimi kolaylaşır.
  2. Tütün kullanımı, tip 2 diyabetli kişiler için bir komplikasyon olan kardiyovasküler hastalık gelişme riskini önemli ölçüde artırır. Tütün kullanımı bırakılınca risk azalır.
  3. Tütün kullanımı diyabetik nöropati ve ayaklarda görülen yaraları (ülser) kötüleştirir, iyileşmeyi geciktirir. Tütün kullanımını bırakmak, bu tür komplikasyonlara yakalanma riskini azaltarak uzun dönemde daha iyi sağlık sonuçları elde edilmesini sağlar.
  4. Tip 2 diyabeti olan kişilerde tütün kullanımı retinal kan damarlarına zarar vererek diyabetik retinopati ve görme kaybı riskini artırır. Tütün kullanımını bırakmak görme yetisini korumaya yardımcı olur ve riskleri azaltır.
  5. Tütün kullanımı ve tütün dumanından pasif etkilenim, tip 2 diyabetin daha erken yaşlarda ortaya çıkmasına neden olabilir. Kamuya açık kapalı alanlarda tütün dumansız politikaların uygulanması sağlanmalı ve bireylerin sağlık hakları korunmalıdır.

Dilek Aslan tarafından hazırlanmıştır.

Kaynak: WHO, Tobacco and Diabetes. https://iris.who.int/bitstream/handle/10665/373988/9789240084179-eng.pdf?sequence=1